Gazeteci Zafer Arapkirli’nin, 2018 yılında başlayan ve “6 yaşında kız çocukları evlendirilebilir” diyen Sosyal Doku Vakfı’ndan yazar Nurettin Yıldız’a hakaret ettiği iddiasıyla hakkında açılmış davanın beraatle sonuçlanmasına rağmen istinaftan dönmesi üzerine İstanbul Adalet Sarayı’nda yeniden yargılanmasına İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Duruşmaya Zafer Arapkirli ve avukatları katıldı. Duruşma savcısı esas hakkındaki mütalaasında, hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlendiğinin anlaşıldığından sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesini talep etti.ANKA’dan Gaye Şeyma Can’ın haberine göre Zafer Arapkirli mütalaaya karşı savunmasında, “Ben bunun bir hakaret davası olduğunu kabul etmiyorum. Burada toplumun dezavantajlı kesimi olan kadınlar ve kız çocuklarını savunmak için bulunuyorum. Katılan ile aramda herhangi bir husumet olmayıp tanışıklığım dahi yoktur. Tamamen kamuoyuna yansıyan haberler nedeniyle b,r gazeteci olarak suça konu edilen tweetleri attım bunu da inkar etmedim. Tweetlerimin arkasındayım hiçbir kız çocuğunun reşit olmadan evlendirilmemelidir. Bunu da her ne olursa olsun savunmaktayım. Beraatımı talep ederim” dedi.
“Pedofiliyi meşrulaştırmak isteyenlere karşı vatandaşlık görevimi yerine getirdim”
Arapkirli son sözlerinde ise “Pedofiliyi meşrulaştırmak isteyen herkese karşı vatandaşlık görevimi yerine getirdim. Mahkemenin vereceği karara saygılıyım” ifadelerini kullandı. Mahkeme, sanık Zafer Arapkirli hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verdi. Duruşma sonrası basın açıklaması
Duruşma sonrasında adliye önünde açıklama yapan Zafer Arapkirli, “O küçücük bireyleri, savunmasız bireyleri savunmazsak orada sesimiz çıkmazsa çocuk düşmanlarına gözlerini pedofili hırsı bürümüş birtakım ahlaksızlara, birtakım şerefsizlere hadlerini bildirmezsek daha çok cesaret alacaklardır” diyerek şunları söyledi: 2018’de yine böyle bir kış günü, bu davanın ilk duruşmasına katılmak üzere bu binadan başım dik, kendinden emin olarak, vicdanım rahat olarak girdim. Bugün de değerli vekillerimin olağanüstü çabaları sayesinde buradan yine başımız dik ve beraat kararıyla çıktık. Bundan dolayı çok mutluyum. Ama esas mutluluğum toplumun dezavantajlı bireyleri ve onlar içinde de en fazla korumaya muhtaç olduğu ve bizim korumamız gerektiği kız çocuklarının haklarını burada yüksek sesle bir kez daha savunduğum için mutluyum.“Gözlerini pedofili bürümüş şerefsizlere hadlerini bildirmezsek cesaret alırlar”
İçeride de duruşma yargıcının yüzüne de açıkça söylediğimiz gibi burada kendimizi suçlu değil, tam tersine, suçlayan, eski tabirle mülteyi olarak görerek sanık sandalyesinde savunmamı yaptım. Çünkü biz o küçücük bireyleri savunmasız bireyleri savunmazsak orada sesimiz çıkmazsa çocuk düşmanlarına gözlerini pedofili hırsı bürümüş bir takım ahlaksızlara birtakım şerefsizlere hadlerini bildirmezsek daha çok cesaret alacaklardır.“Bir H.K.G. davası yaşandı bu ülkede”
Bu ülkede hepimiz şu tarikat, cemaat kirliliğini yaşıyoruz, görüyoruz. Bir H.K.G. olayı yaşandı bu ülkede. Onların tekrarlanmaması için, kız çocuklarımızın önce oyun, sonra okul, 18yaşına geldikten sonra evliliği düşünebilecekleri bir Türkiye’nin hayata geçmesi hepimizin arzusu. Yani bu ülkede laikliğin gerçek anlamıyla hayata geçmesi hepimizin arzusu. Bunları savundum. Bir vatandaş olarak sorumlu bir vatandaş, bir aydın olarak ama hepsinden önemlisi de bu toplumun tercümanı durumundaki bu toplumun tek tek bütün bireyleri adına söz söyleme hakkını kendimizde gören bir basın mensubu olarak bunu yaptım, görevimi yaptığıma inanıyorum. Buradan bugün eğer beraat kararı değil, yüz yıl hapis, yüz milyon lira para cezası, hatta idam geçerli olsaydı, idam cezasıyla çıksaydım aynı şeyleri dar ağacına kadar söylemeye devam edecektim. Bunu yaptığım için gururluyum.”